Pendik Müftüsü Hüseyin Baş’ın Kurban Bayramı Mesajı

Sözlükte  yaklaşmak, Allah’a yakınlaşmaya vesile olan şey anlamlarına gelen kurban dinî bir terim olarak, Allah’a yaklaşmak ve O’nun rızasına ermek için ibadet maksadıyla, belirli şartları taşıyan hayvanı usûlüne uygun olarak kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder.

İbadetlerde sorumluluk ve bu sorumluluğun bir neticesi olan ceza ve mükâfat da bireyseldir. İslam dininde aile fertleri arasında mal ayrılığı esası vardır. Bir aile içinde karı, koca ve çocuklardan her birinin malı ayrı ayrı belirlenmişse kendilerine aittir. Bu itibarla aile fertlerinden karı, koca ve yetişkin çocuklardan kimin borcu ve temel ihtiyaçları dışında 80.18 gr. (20 miskal altını veya bu miktar altın değerinde parası veya nâmî (artıcı) olmasa bile nisaba ulaşan fazla malı ve eşyası varsa, o kimse zengin sayılır. Bu şartlara göre aile fertlerinden dinen zengin sayılan her biri, fıtır sadakası vermekle mükellef oldukları gibi, kurban bayramında da Hanefîlere göre kurban kesmekle yükümlüdürler. Ayrıca kurban mükellefiyeti için aranan nisabın üzerinden, zekâtın aksine bir yıl geçmesi şart değildir.

Mezheplerin çoğuna göre kurban kesmek sünnettir. Hanefî mezhebinde ise tercih edilen görüş, kurbanın vacip olduğudur.  Kurban, -fıkhî hükmü ne olursa olsun- müslüman toplumların belirli simgesi ve şiarı sayılan ibadetlerden biri olarak asırlardan beri özellikle milletimizin dinî hayatında önemli bir yer tutmaktadır. Bu ibadetin ruhunda Hakk’a yakınlık ve halka fedakârlıkta bulunma anlayışı vardır. Kurban, bir müslümanın bütün varlığını, gerektiğinde Allah yolunda feda etmeye hazır olduğunun bir nişanesidir.

Kurban, Kur’an-ı Kerim, Sünnet ve icmâ ile sabit bir ibadettir. Kurbanın meşru bir ibadet olduğuna dair Kur’an-ı Kerim’de deliller mevcuttur. Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İsmail’in yerine bir kurbanın, Allah tarafından kendilerine fidye (kurban) olarak verildiği açıkça bildirilmektedir(Sâffât,37/107).  Kurbanın meşruiyetine işaret eden başka âyet-i kerimeler de vardır: “Kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belirli günlerde Allah’ın adını ansınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin.” (Hac, 22/28), “Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine ismini ansınlar diye kurban kesmeyi meşru kıldık.” (Hac, 22/34),


Hz. Peygamber (s.a.s.) de, kurbanı bir ibadet olarak kabul etmiş ve bizzat kendisi de kurban kesmiştir. Hz. Peygamberin (s.a.s.), meşru kılınmasından itibaren vefat edinceye kadar her yıl kurban kestiği bilinmektedir.    Sahih hadis kaynaklarında yer alan rivayetlerde, Hz. Peygamber (s.a.s.), kurban bayramında Allah katında en sevimli ibadetin kurban kesmek olduğunu, kurbanın kesilir kesilmez Allah katında makbul olacağını ve kurban edilen hayvanın boynuzu, tırnağı da dâhil olmak üzere her şeyinin kişinin hayır hanesine yazılacağını ifade edip; bu ibadetin Allah rızası için yapılmasını tavsiye etmiştir.    Ayrıca hicretin ikinci yılından itibaren bugüne kadar müslümanların kurban kesmeleri, bu konuda görüş birliği olduğunu da göstermektedir.

Yukarıdaki izahlardan da anlaşıldığı üzere müslümanlar için son derece önemli olan bu ibadet, özellikle son yıllarda çeşitli sivil toplum kuruluşları aracılığı ile vekaleten yerine getirilmesi vesilesiyle hem yurtiçinde hem de yurtdışında müslümanlar arasında toplumsal dayanışmaya vesile olmuştur. Bu çerçevede çok önemli bir sorumluluğu üstlenen Diyanet İşleri Başkanlığımız ve Türkiye Diyanet Vakfımız halkımızın haklı güvenini kazanarak  2018 yılında vekaleten verilen kurban sayısını bir önceki yıla göre 182 bin 809 hisse farkla yüzde 76 oranında artırarak 430.008 hisseye çıkarmıştır. Bu hisseler yurt içinde 287 il ve ilçe merkezinde, yurt dışında ise 143 ülkenin 436 bölgesinde kesilerek ihtiyaç sahiplerine dağıtılmıştır. Bu sayı her geçen gün milletimizin vakfımıza olan güveninin arttığını göstermektedir.

Bu noktada kurban ibadetini vekaleten yerine getirmek isteyen vatandaşlarımız için şu üç hususu belirtmemiz yerinde olacaktır:

1-Kurbanın kesildiğinden emin olmak. Bazı kuruluşların kurban bedelini bağış olarak kabul etmelerinin kurban ibadetinin ruhuyla bağdaşmadığı açıkça ortadadır.

2-Keseceğimiz kurbanı bazı marketlerin yaptığı gibi sadece kolilenmiş et olarak değil, bizzat görerek almamız.

3-Ortaklarımızın da ibadet niyetiyle hisselerini satın almış olmalarının şart olduğunu unutmamamız gerekir.

Bu sene de yine “KURBANINI PAYLAŞ, KARDEŞİNLE YAKINLAŞ” sloganıyla halkımızı Vekaleten Kurban Bağışı’na teşvik eden Diyanet İşleri Başkanlığımız, aşağıdaki şekilde fiyatları belirlemiştir:

Yurtdışı Kurban Bedeli:725,00 TL

Yurtiçi  Kurban Bedeli: 890,00 TL

Kurbanını vekaleten Türkiye Diyanet Vakfına kestirmek isteyen vatandaşlarımız makbuz karşılığında Cami görevlilerimize ve Müftülüğümüze başvurabilirler.

Bankalar aracılığı ile  bağış yapmak isteyen vatandaşlarımız 09/08/2019 Cuma günü mesai bitimine kadar, müftülük aracılığı ile bağış yapacak olanlar için de 10/08/2019 Cumartesi (Arefe) günü  müftülüğümüz saat: 09:00-17:00 saatleri arasında açık olacaktır.

Ayrıca Dînî ve Hayrî hizmetlerde kullanılmak üzere derilerini de vakfımıza bağışlamak isteyen vatandaşlarımız Cami görevlilerimiz eliyle yine makbuz karşılığında vakfımıza ulaştırabilirler.

Kurban Bayramı’na sayılı günler kala kampanyamızı tekrar hatırlatmayı bir vazife bilerek ailenizde birden fazla keseceğiniz kurbanlardan bir hisseyi Diyanet Vakfımıza bağışlamak suretiyle, milyonlarca müslüman kardeşimize umut olabileceğinizi ifade etmek isteriz.

Bu vesileyle halkımızın ve tüm İslâm Âleminin Kurban Bayramını tebrik eder, tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ederim.

Hüseyin BAŞ

Pendik Müftüsü